4 Nisan 2019 In Boğaz, Genel By admin

Gastroözofageal Reflü (GÖR) Hastalığı

Gastroözofageal Reflü (GÖR) Hastalığı

Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH), gastro-özofageal reflü hastalığı (GÖRH), mide reflü hastalığı veya asit reflü hastalığı yemek borusu içerisine, mideden yukarıya doğru çıkan mide asitinin kaçması ve buna bağlı yemek borusu (özofagus)’ ta mukozal hasar ortaya çıkmasıdır.

Laringofaringeal Reflü (LPR) veya Ekstraözofageal Reflü Hastalığı

Mide içeriğinin daha yukarıya doğrı kaçarak, gırtlak (larinks) ve solunum ile ilgili işaret ve belirtilere neden asit reflüsü hastalığı, laringofaringeal reflü (LPR) veya "ekstraözofageal reflü hastalığı" (EERD) olarak
adlandırılır. Gastroözofageal reflü hastalığının aksine nadiren göğüste yanma hissi (heartburn) görülür ve bazen de “Sessiz Reflü” olarak adlandırılır.

Çoğu kez kronik farenjt ya da tiroid hastalıkları ile karıştırılan, uzun süreli boğaz garharası ya da pastil kullanılmasına rağmen boğazda gıcık ve kuru öksürük şikayetlerine neden olabilen bu durum çok yaygın olarak görülmektedir. Stresli iş ortamı bulunan, düzensiz beslenen, yemek borusu alt uç kapakçığında gevşeklik olan, normalden kilolu ya da bel çevresi normalden geniş olan, uyku apnesi bulunan hastalarda, laringofarengeal reflü görülmesi ihtimali fazladır.Yandaki fotoğrafta, yutkunurken takılma ve boğazda gıcık hissi bulunan hastanın gırtlağının iç kısmı görülmektedir. Yemek borusunun hemen giriş bölümün önünde, ses tellernin arkasında bulunan, aritenoid kıkırdakların arsı anlamına gelen interaritenoid bölge" deki ödemli mukozal alan görülmeketdir. Normalden daha beyz olması pakidermi olarak adlandırılır ve kronik gortlak reflüsünün işaretidir. Hastalar bu ödemli bölgeyi sanki gırtlağımda katı balgam var çıkaramıyorum ya da "ekmek parçası var ve boğazıma yapışmış çıkmıyor şeklinde tanımlamaktadır.

Gastroözofageal Reflü Hastalığının Belirtileri ve Bulguları

Yetişkin Hastalarda Sık Görülen Belirtileri ve Bulguları
– Göğüste yanma hissi ya da mide ekşimesi
– Mide içeriğinin ağza gelmesi (Regürjitasyon)
– Ağrılı yutma

Yetişkin Hastalarda Daha Nadir Görülen Belirtileri ve Bulguları:
– Boğaz ağrısı (odinofaji)
– Artmış tükürük salgısı
– Bulantı
– Göğüs ağrısı

Gastroözofageal reflü hastalığında kronik olarak yemek borusuna kaçan asidik mide içeriği, yemek borusunda hasara neden olur. Yemek borusunda görülebilecek yaralanmalar:
– Reflü özofajit – Mide ve yemekborusu birleşme yeri yakınında özofagus epitelinde hasar sonrası,ülser ve nekroz görülebilir
– Özofagus (yemek borusu) darlıkları–reflüye bağlı kronik hasar nedeniyle yemek borusunda kalıcı daralma
– Barrett özofagusu – Yemek borusununalt kısmında epitelyum hücrelerinde değişiklik olması ve intestinalmetaplazi (bağırsağın yassı hücreli epiteline dönüşmesi)
– Özofagus adenokarsinomu (genellikle yemek borusunun alt ucunda çıkan, nadir bir yemek borusu kanseri çeşidi)

Aşağıdaki belirti ve hastalıklar da Gastroözofageal reflü hastalığıyla birlikte görülebilir (aşağıda sunulan bu hastalık ve belirtilerin reflü ile ilişkisi konusunda tartışmalar devam etmektedir):
– Kronik öksürük
– Larenjit (ses kısıklığı, boğaz temizleme)
– Astım
– Diş minesinin erozyonu
– Diş hassasiyeti
– Sinüzit
– Farenjit
– Globus faringeus ve globus histerikus (boğazda boğulma, yabancı cisim hissi durumu)
– Tekrarlayan kulak enfeksiyonları
– idiopatik pulmoner fibrozis
– Gırtlak (larinks) kanseri

Çocuklarda Görülen Gastroözofageal Refü Belirtileri ve Bulguları:

Bebek ve çocuk hastalarda reflü tanısı koyabilmek zordur. Çocuklarda GÖRH tekrarlayan kusma, balgam çıkarma, öksürme ve hırıltı gibi diğer solunum problemlerine neden olabilir. Ağlama, kötü nefes kokusu olması, meme emmeyi reddetme ve geğirme de görülebilir.

Gastroözofageal Reflü Hastalığının Tanısı

GÖRH tanısı için, pH monitörizasyonu, baryum yutma X-ışınları, özofageal manometri ve özofagogastroduodenoskopiden faydalanılmaktadır. GÖRH tanısında günümüzde altın standart pH monitörizasyonudur. Hastalığı teşhis etmede en objektif yöntem olmasının yanında; medikal veya cerrahi
tedaviye yanıtların izlemesi amacıyla da kullanılır. Klinik olarak, kısa
süreli proton pompası inhibitörleri ile tedavi sonrası belirtilerde iyileşme olması da GÖRH tanısını destekler.Kulak burun boğaz uzmanları, gırtlak bölgesini, ağız içerisinden açılı endoskoplar yardımı ile görebilmektedir. Bu muayene esnasında yemek borusu başlangıcı ve gırtlak arasında kalan alan da muayene edilebilmektedir. Ses tellerinin arka birleşme noktasındaki alanda (interaritenoid bölge) mukozada ödem ve kızarıklık olması (interaritenoid bölgede ödem bulgusu ) reflü larenjitinin belirtisidir. Kronik reflü larenjeitinde bu bölgede epitelyal hiperplazi ortaya çıkar ve ödem
artar bu bulgu “Pakidermi” olarak isimlendirilir.

Gastroözofageal Reflü Hastalığının Nedenleri

Aşağıdaki nedenler reflü hastalığının ortaya çıkmasına neden olabilir:

– Obstrüktif Uyku Apnesi Sendromu: uyku esnasındaki solunum durması ve karın kaslarının aşırı kasılması atkaları esnasında mideye baskı ortaya çıkar ve asitin yemek borusuna doğru kaçması kolaylaşır.
– Stresli yaşam tarzı: stres hormonlarına bağlı olarak midede asit üretimi artar.
– Yemek borusu ile mide arasında bariyer görevi gören sfinkterin gevşemesi (hiatal herni de olduğu gibi)
-Obezite: artan vücut kitle indeksi daha ağır GERD ile ilişkilidir. Kilo artışı ile beraber bel çevresindeki yağlanmada artışla birlikte mideye baskı artabilir
– Zollinger-Ellison Sendromu: Artan gastrin üretimine bağlı oalrak mide asidinin artışı sözkonusudur.
– Hiperkalsemi: gastrin üretiminin artışına ve asit salgısının da artmasında neden olabilir
– Özefageal Dismotilite: Skleroderma ve sistemik skleroz gibi hastalıklarda yemek borusunda hareket bozuklukları ortaya çıkar. Besinlerin mideye
ilerletilmesinde sorunlar ortaya çıkabilir.
– Mide asitinin üretimi arttırabilen kortizon gibi ilaçların kullanılması

Gastroözofageal Reflü Hastalığı İçin Önlemler

Aşağıdaki önlemler reflü hastalığının ortaya çıkmasını önleyebilir ya da belirtilerin azalmasını sağlayabilir.

– Uyku posizyonu ile ilgili önlem: Baş ve vücut gövdesi birlikte en az 30 derece yukarıda kalacak şekilde, sırt altına yastık konularak yatılması
yemek borusunun mide seviyesinden daha yukarıda olmasını sağlarken;
sol tarafa yatılması da midenin yemek borusu seviyesinden daha aşağıya doğru inmesini sağlayabilir.
– Beslenme zamanı ve miktarı ile ilgili önlemler: Büyük miktarda yemek yenmesinden ve uyumadan en az 2 saat öncesinde yemek yenmesinden kaçınılmalıdır. Az miktarda yemek yenmesi salgılanan mide asitinin miktarını azaltabilir ve yatmadan önce midenin boş olması, mideden yemek borusuna asit kaçışını azaltacaktır.
– Beslenme tarzı ile ilgili önlemler: Asitli meyveler, asitli meyve suları veya diğer asitli içecekler, yağlı gıdalar, kahve, çay, soğan, nane, çikolata
gibi yiyeceklerin, alkol, mayalı içecekler (bira ve kırmızı şarap)
tüketilmesinden kaçınılmalıdır. Özellikle yatmadan önce bu gıdaların
tüketilmesi mide asitinin arttırılarak vücudun yatay hale
getirilmesi anlamına geleceğinden, reflünün ortaya çıkmasına kolayca
neden olabilir.
– Kilo kaybı ile ilgili önlemler: Vücut yağ oranının azaltılması mide üzerindeki ve yemek borusunun alt ucundaki sifinkter üzerindeki baskıyı
azaltacağından, kilo kaybı reflünün engellenmesinde oldukça önemlidir.
– Giyim tarzı ile ilgili önlemler: Karın ve mide bölgesini sıkan, dar kıyafetlerin giyilmesinden kaçınılması önemlidir. Özellikle uyku esnasında bu tarz bir kıyafetin giyilmiş olması zaten yatay pozisyonda (mide ve yemek borusunun aynı hizada) olunması nedeniyle reflünün ortaya
çıkmasına kolayca neden olabilir.
– Sigara kullanımının sonlandırılması: Sigara kullanılmasının reflüyü
kolaylaştırdığına dair kaynaklar mevcuttur. Özellikle alt uç sifinkterinin kas tonusundaki azalma ve midedeki asit salgısının artması ile ilgili etkileri bildirilmiştir.

Gastroözofageal Reflü Hastalığının Tedavisi

Medikal Tedavi
Yukarıda sayılan önlemlerin uygulanmasına rağmen şikayetlerde düzelme olmayan hastalarda öncelikle medikal tedavi uygulanmaktadır. Reflünün
medikal tedavisinde kullanılabilen ilaçlar:

– Proton pompası inhibitörleri (PPI): Midedeki asit salgılanmasını azaltan en etkili ilaç grubudur.
– H2 reseptör blokerleri: Midedeki asit salgılanmasını azaltırlar.
– Alginik asit: Mukzoayı kaplar ve aisdik Ph sı arttırarak mukzao hasarını azaltır.
– Prokinetikler: Mide boşalmasını hızlandırırlar.
– Sukralfat: Yemek borusunda hasra ortaya çıkmasını engellerler.
– Baklofen: Yemek borusunun mide ile birleşme yerindeki alt uç sfinkter tonusunu arttırır ve mideden yemek borusuna asit kaçışını azaltabilirler.
– Antibiyotikler: Mide endoskopisi yapılmış ve hastalıkta rolü olabileceği düşünülen, Helicobacter pylori (ya da Campylobacter pyloridis )olarak adlandırılan, midede bulunan bir Gram-negatif bir bakterinin saptandığı hastalarda antibiyotik tedavisi verilebilir.

Cerrahi Tedavi
Standart cerrahi prosedür “Nissen Fundiplikasyonu Ameliyatı” dır. Medikal tedaviye yanıt alınamayan ya da alt özofagus finkterinde yetersizliğe neden olan hiatal herni varlğında uygulnır. Genellikle laporoskopik yöntemle uygulanmaktadır. İlaçların bu derecede fazla çeşitli olmadığı eski dönemde uygulanan “Yüksek Selektif Vagotomi” denilen, midenin asit salgılanması için uyaran götüren sinirlerin kesilmesi ameliyatıyerine günümüzde ilaçlar tercih edilmektedir.

Gebelikte Reflü Tedavisi

Yaşam tarzı ve diyet değişikliklierinin gebelikteki reflü tedaviinde sınırlı etkiye sahiptir. Karın içerisinde mideye baskı oluşturan ve büyüklüğü
giderek artan bebeğe bağlı olark reflü ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde antisait ilaçalar kullanılabilmektedir.

Bebeklerde Reflü Tedavisi

Bebeğin başı yukarıda kalacak şekilde beslenmesi, sık ve az beslenmesinin yanında ranitidin gibi H2 reseptör blokerleri de kullanılabilmektedir.

No Comments

Your email address will not be published.